29 Mayıs 2013 Çarşamba
Bebekte 3-5 Tur Atarım
Etek/Skirt: Zara, Bluz/Blouse: Koton, Ayakkabılar/Shoes: Steve Madden, Çanta/Clutch: Yargıcı
Eskiden deri deyince akla sadece çanta, ayakkabı ve ceket gelirdi. Yeni nesil deriler ise artık kumaşın kullanıldığı her yerde kullanılıyor, ipek gibi incecik olan yazlıkderileriden bluzlar, etekler,şortlar elbiseler üretiliyor. Üstelik yapay deri üretimi de o kadar gelişti ki, gerçek deriden ayırt etmesi çok zor. Deri giymeye bayılan ben, Zara'da bu eteği görünce hemen kasaya ışınlandım. İncecik kırık beyaz deriden yapıldığı için, bahar ve yaza çok uygun, üstelik lazer kesimiyle de sezonun gözde trendine göz kırpıyor.
Tabi ben bunları anlatıyorum ama itiraf edin siz arkadaki müthiş Bebek manzarası, Boğaz köprüsü, Rumelihisarı ve yalılara bakmaktan ne giydiğimin farkında bile değilsiniz. Özellikle benim gibi İstanbul'u özleyenlerdenseniz...
Leather was only used to produce bags, shoes and jackets. New generation leather is quite different than old versions, it is as light and soft as silk. Leather dresses, skirts, blouses, shorts can be worn for four seasons. When I saw this laser cut skirt in Zara, I thought that I found the right skirt for summer.
I am talikng abour my outfit but, let's confess, you couldn't notice my outfit because of breath taking Bosphorus view, could you?İstanbul looks much more beatiful than me.
22 Mayıs 2013 Çarşamba
Sırt Dekoltesi Sevenler?
Elbise/Dress: Milla By Trendyol, Ayakkabılar/Shoes: Zara, Çanta/Clutch: Yargıcı
Sırt dekoltesini çok severim, en çekici ve zarif dekoltedir bana göre, ancak günlük hayatta kullanımı zordur- ya da zordu diyelim. Cesur, bele kadar inen sırt dekolteleri için yine geceyi beklemek zorundayız ancak bu kombindeki gibi minik pencereli elbiselerle sırt dekoltesini gündüze uyarlamak mümkün.
I love low back dresses. They are attractive and chic but it is impossible to wear them if you are not going to a special occasion. If you are looking for an easier alternative to low back dresses, you can try dresses with a cut out on back. You can wear them whenever you want, day or night.
18 Mayıs 2013 Cumartesi
Stripes&Neon
Gömlek/Shirt: Twist, Şort/Shorts: Oxxo, Ayakkabı/Shoes: Zara, Çanta/Clutch: Batik
Neon renklerin hepsini seviyorum; pembe, sarı, yeşil... enine boyuna, ince-kalın farketmez, çizgili herşeyi seviyorum. Dolayısıyla hem yakasında neon pembe taşları olan hem de çizgili bu gömleğe bayılmam ve görür görmez kasaya koşmam sürpriz değil. Ayrıca bu kombindeki ayakkabılar hayatımda sahip olduğum en rahat topuklu ayakkabı. Bileği saran bantın arkası ilk giyişte biraz vursa da hem kalın hem de çok yüksek olmayan topuğuyla çok rahat ettim. Benim gibi topukluyla yürümede beceriksiz olanlar hemen Zara'ya koşsun, bir çift kapsın.
I love neon colours; pink, green, yellow... I also love stripes. Thus, it is not surprising to love this shirt which is both striped and has a neon fuschia embelished collar. When I saw it, I fell in love at first sight and bought it even without trying on. The shoes in this outfit are the most comfotable high heeled shoes I have ever had. If you are bad at walking on high heels, hurry up and go to Zara to buy them.
14 Mayıs 2013 Salı
İnci Yakalı Kız
Elbise/Dress: Twist, Ayakkabılar/Shoes: Bambi, Çanta/Clutch: Yargıcı, Gözlükler/Sunnies: Chloe
Bahar değişim mevsimidir, ben de ayak uydurmaya çalışıyorum :) Fotoğraftaki farkı farkedenler???
Spring is the season of change. Who see the change in above pics???
12 Mayıs 2013 Pazar
Benim Annem...
- Her sabah 6 da uyanıp kahvaltımı hazırlar ve çocuğu ilkokula giden bir anne gibi, sabırla uyandırmaya çalışır beni. Cep telefonu alarmını erteler gibi "Anne 10 dakika daha" derim, alarma güvenmem anneme güvenirim, dakika şaşmaz.
- Çok alışveriş yapmama söylenir, bu sebeple alışverişe kocaman "shopper bag"lerle çıkarım, aldıklarımı çantamnın içine saklayıp eve sokarım ama annem dolabımda mutlaka bulur, tüm gardrobumu ezbere bilir." Kızım çiçekli bir elbise almışsın, onun çok benzeri vardı sende" der. Ben dolabımda ne var ne yok unuturum o unutmaz.
- Dağınıklığımdan şikayetçidir ama pek dile getirmez, dağınıklığını topla demektense toplamak daha kolay gelir, sonra bir de " Anne şunlar nerede ya, bulamıyorum"larımla uğraşır sabırla.
- Enginar dolmasını, poğaçayı, kurabiyeyi ve keki dünyada en güzel yapandır benim annem. Benim gözümde bir star cheftir, mutfakta eline su dökülemezdir.
- Hangi parfümü kullanmaya başlasa bir süre sonra parfümeride kendime aynısını alırken bulurum. Annemle kokumuz aynı olsun diye bilinçli yapmam aslında bunu ama birşey o parfüme iter beni. Özellikle İstanbul'da yaşadığım dönemde hep onun parfümlerini kullanmıştım.
- Her gün arar beni mutlaka, benim de aramamı ister. Sesim birazcık durgun geliyorsa yandım, saniyede bir sorun olduğunu anlar.
- Acayip komik bir kadındır ama genelde pek çaktırmaz, durur durur birimizin taklidini yapar, gülmekten koparız.
- Sesi çok güzeldir, hele bir duble de rakı içtiyse o ses daha da güzel olur sanki, babamla düet yaparlar yaz akşamlarında kurulan mangallı, rakılı, bol muhabbetli sofralarda, mest olurum.
- Sık sık "Ah sen ne zaman büyüdün, daha dün el kadardın" der, çocukluğumdan bir anı anlatır, ben daha önce 10 kez de dinlemiş olsam, bir daha anlatsın isterim.
- İğne fobisi,sulugözlülük, işaret parmaklarımın yamukluğu, gözlerimin iriliği annemden bana geçmiştir. Annemin uzun boy, beyaz ten, ela gözleri ise malesef beni teğet geçmiştir, ablam hiç değilse boydan nasibini almıştır.
- 6 yıl onlardan uzakta yaşasam da buna hiç alışamamıştır, İzmir'e her gelişimde beni İstanbul'a uğurlarken sarılıp ağlardı, neden İzmir'e döndün diyenlere buradan cevap vermiş olayım.
Annem, seni anlatmak ne zor şeymiş! Seni seviyorum, anneler günün kutlu olsun.
8 Mayıs 2013 Çarşamba
Bir Alışverişkoliğin Dönüşü
Elbise /Dress: Mango, Ayakkabılar/Shoes: Hotiç, Çanta/Clutch: Yargıcı, Kolye/Necklace: Zara, Gözlükler/Sunnies: Prada
Çok özlemişim blogumu, şu an ilk postumu yazarken hissettiğim kadar heyecanlıyım neredeyse. Burası benim için bir kaçış alanı, ikinci hayatımdı. Günlük hayatın karmaşası ve güçlüklerinden sonra bilgisayarı açıp daha "hafif" ve keyifli şeylerden bahsetmek her zaman terapi oldu benim için. Hem tutkum olan moda ile ilgili iki cümle kurabildiğim, hem benimle aynı tutkuyu paylaşanlarla modaya ve hayata dair konuşabildiğim, çocucuğum gibi sevdiğim blogumu uzun zamandır boşladım. Evet zamanım yoktu ama aslında zamansızlık bahaneydi kabul etmeliyim ki. Sanki paylaşacak hiçbirşeyim yoktu, anlatacak hikayelerim tükenmiş, fotoğraflarım soluklaşmıştı. Sevmedim o hallerimi, siz de sevmezsiniz diye kendimi biraz sakladım, ayda bir iki kez çıkıp bir merhaba deyip kaçtım.
Şimdi ne mi değişti? Aslında pekçok şey. Bütün kış ne yapmak istediğimi düşündüm, gerçekten ne istediğimi, ne yapmam gerektiğini değil. Hayattan ne beklediğimi sorguladım, hayal kurmaya cesaret ettim. Sonrasında da hayallerimin peşinden koşmaya karar verdim. Eğer yeni denizler keşfetmek istiyorsanız önce güvenli limandan ayrılmanız gerekir, kıyıyı gözden kaybetmeyi göze almanız gerekir. Ben de limanımdan ayrıldım, geçtiğimiz cuma işime veda ettim. Her ayrılık gibi zordu , ama zor olduğu gibi zorunluydu. Özetle, bu bahar yenilenen, tomurcuklanıp yeşillenen sadece tabiat değil, ben de ağaca, çiçeğe özendim. Bu yeşillenme yazısına uygun olsun diye bir aydan uzun süredir blogda yayınlanmayı bekleyen yemyeşil giyindiğim fotoğrafları seçtim. Yeni alışverişkoliğe hoşgeldin diyelim haydi :)
I miss my blog too much, after long weeks, I am here again and I feel as excieted as I was while writing my first post. My blog was a second life for me and a peaceful place to escape from difficulties of life. It was always like a theraphy writing about fashion and communicating with readers who share the same passion. Unfortunately, I didn't write even a single post last month both because of lack of time and lack of new stories to tell. I didn't have anything to share, my stories were ended, my photos were blurred. I didn't like this version of me and I was sure that you wouldn't like. I decided to wait until my " restoration" is finished and a brand new me is rebuilded. Finally, I am ready to post again.
What has changed about me?? A lot of changes happened actually.For months, I asked to myself what I wanted to do. Not what I am supposed to do, what I really want to do. I asked myself what I expect from life, I dared to dream. To make my dreams come true and explore new oceans, I had to leave the port. I left my port -I mean my job. It was a very hard decision yet I had to do it. Now life is a lot better, it is spring and nature is waking up, trees are blossoming, just like me. Say "welcome" to new me :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)