25 Eylül 2013 Çarşamba

Bir Alışverişkoliğin Gezileri: Alaçatı


                     Elbise/Dress: Twist, Sandaletler/Sandals: Desa, Çanta/Bag: Uterque




 
 
Hiç kıskanmayın canlar, Alaçatı'da damla sakızlı kahvemi içerek post yapıyor değilim :) Bu fotoğraflar taa yazın başından kalma ancak devamlı tatilden tatile gidip fırsat bulamamam olsun, bilgisayarımın çalınması olsun çeşitli nedenlerle bir türlü paylaşamamıştım. Aslında daha böyle daha bir sürü fotoğraf var ama sonbahar outfitlerine geçmeden bunları nasıl aradan çıkaracağım bilmiyorum, yaz bu blogda daha birkaç hafta sürecek anlaşılan. Bu post Alışverişkolik'ten Alaçatı'yı özleyenlere gelsin. Bir dahaki yaza (hatta belki yazdan kalma şu günlerde) Alaçatı'ya giderseniz, Asma Yaprağı'nda yemek yemeden dönmeyin. Tüm lezzetli yiyeceklerin zararlı olduğunu düşünüyorsanız, fikriniz değişecek. Çeşit çeşit ev yemeklerinin, zeytinyağlıların tadını vicdanınız rahat bir şekilde çıkarabilirsiniz.

Alaçatı is a cute village near Izmir, famous for its old stone houses, narrow streets, small cafes and restaurants. Unfortunately, I am not in Alaçatı now, these photos were taken in early summer. I could not find time to post them in summer, I will continue to post photos from summer which means that there will be summer in my blog for a couple of weeks more.

23 Eylül 2013 Pazartesi

Nude&Neon


 


Elbise/Dress: Mango, Ayakkabı/Shoes: Zara, Çanta/Clutch: H&M

Yazın canım bazen neon renkler giymek istiyor, bazen de neondan yorulan gözlerim soft pastel tonlarla, pudra renkleriyle dinlenmek istiyor. Bazen de dengelemesi için ikisini birden :) Bu elbise ve pudra üzerine neon pembe taşlı ayakkabıyı ikisini birleştirdiği için seviyorum. Ama bu postun asıl olayı ne elbise ne de ayakkabılar, şirin mi şirin midilli!

I love wearing neon in summer but sometimes I prefer soft pastel colors. But what I love the most is combinig them to balance each other. This dress and shoes perfectly combine neon and nude. But the star of this post is not the outfit, it is the cute pony.

20 Eylül 2013 Cuma

Trend Alert: Pointed Flats

 
Sivri burun ayakkabının her türüne aşıktım bir zamanlar, topuklusu, düzü, çizmesi... Ama sonra demode olunca benim de gözümden düştüler, yuvarlak burunlu ayakkabılarımla çok mutluydum, "Oh be dünya varmış" diyordum. Derken trendler yine değişti, sivri burunlu ayakkabıların dönüşü muhteşem oldu. Tabi onlar döndüğünde ben çoktan dolabımdakileri vermiştim, üstelik artık eskisi kadar çekici gelmiyorlardı, rahata da alışmıştım. Bir süre dirensem de çok uzun süre dayanamayıp, iki sivri burun stiletto aldım ve tabi ki devamı da geldi. Düz olanlarından henüz almadım ama 19 no lu lacivert püsküllü Zara'yı alışveriş listeme ekledim. Sizler bu ayakkabıları sevdiniz mi? Ben şimdiden dolabıma attım bile diyenler?
 

I was a big fan of pointed shoes, no matter high heeled or flat. When they are out of fashion,, my love came to an end, I discovered how comfortable ballerinas are. Yet, trends changed  and pointed shoes became trendy again. I was a bit reluctant to give up my comfortable new friends but I bought two pairs of pointed stilettos. Many new pairs followed them but  I still don't have pointed flats. I tthink I will buy no:19, navy Zara. Which one did you like most? Have you already bought pointed flats?

19 Eylül 2013 Perşembe

#DirenYaz





Elbise/Dress: Machka, Çanta/Clutch: H&M, Sandaletler/Sandals: Uterque, Gözlükler/Sunnies: Tods

Grilere, bejlere, kalın yünlü kumaşlara geçmeden önce  mavinin, çiçeğin, uçuş uçuş elbiselerin tadını çıkarabileceğimiz son zamanlar, kıymetini bilelim.

The last days of summer which we can enjoy blue, flower prints, airy, silk dresses. Fall is knoocking the door with its grey, camel and black, wool clothes. This is the last call, enjoy last summer outfits.

18 Eylül 2013 Çarşamba

Bir Alışverişkoliğin Gezileri: Kalem Adası




















Etek/Skirt: Batik, Tshirt: Mango, Kolye/Necklace: Bimba&Lola

Biri yaz bitti mi dedi? Benim için henüz değil :) Yaz en erken başlatıp, en geç bitiren blogger olarak son güneşli günlerin tadını çıkarıyorum :) Kalem Adası, İzmir'e bağlı Bademli Köyü'nün yakınında bir gizli cennet. Bilindik rotaların dışında kalması sayesinde Kalem Adası bugüne kadar gizli bir adresti ancak bu yıl Bülent Ersoy'dan Gülben Ergen'e pek çok ünlünün gitmesiyle ünlü oldu, ama merak etmeyin hala bozulmuş ve istila edilmiş değil. Kalem Adası, bir ada-otel olarak işletiliyor, tüm ada Oliviera Resort otele ait. Kalem Adası'na gitmeden önce Oliviera Resort'u arayarak rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Ulaşım konusunda yardımcı oluyorlar. Merak edenler ayrıntılı bilgi için http://www.olivieraresort.com a bakabilir. Gözden uzak, tropik bir adadymış gibi bir tatil istiyorsanız, Maldivler çok uzak diyorsanız, Kalem Adası aklınızda olsun :)

Summer has not come to an end for me, I can still make beach outfit posts, lucky me! These photos are from a small vacation in a small island named Kalem Adası in Aegean Sea. It is just like Maldives in Turkey. It is a secret paradise, if you want further info just click click.

14 Eylül 2013 Cumartesi

Before Sunset






Etek/Skirt: Spazio, Bluz/Blouse:Koton, Ayakkabı/Shoes: Hotiç, Çanta/Clutch: Mango

Fotoğraflarda arka fonda gün batımı olunca, aklıma ilk gelen "Before Sunset" filmi daha doğrusu "Before Sunrise-Before Sunset-Before Midnight" üçlemesi oldu. Beyaz perdenin en sevdiğim çifti olan Jesse ve Celine ile hala tanışmadıysanız, uzun diyaloglu filmleri seviyorsanız, klasik aşk filmlerinden daha farklı bir öykü ve anlatım biçimi peşindeyseniz hemen bu 3 filmi bulup izleyin ve bu efsane çiftin peşinden önce Viyana, sonra Paris ve son olarak Yunanistan'a gidin. Yıllardır beklediğim, festivalde izleyemediğim için üzüldüğüm son film olan Before Midnight'ı izleyeli 2 ay olmasına rağmen hala etkisindeyim. Hep moda konuşacak değiliz ya bugün size bir trend değil film tavsiyesinde bulunayım dedim. Benim gibi bu üçlemenin fanatiği olanlar, sizler ne diyorsunuz, serinin hangi filmi favoriniz?

These photos which were taken during sunset reminded me one of my favourite romantic films "Before Sunset" or maybe I should say the trio "Before Sunrise-Before Sunset-Before Midnight". If you haven't met my favourite couple Celine and Jesse, you love long conversations on life, love and philosophy, you are looking for a different point of view and style in romantic films, watch these three films and travel to Wien, Paris and Greece with Jesse and Celine. Before Midnight , the final of the trio, was a film I have been wiaiting for so long, I watched it two months ago but I am still impressed and cannot forget it. I always give you suggestions on trends but today I wanted to suggest a movie, hope you enjoy it if you haven't yet. Are there any fanatics of this trio like me? Which one among them is your favourite?

13 Eylül 2013 Cuma

Bir Alışverişkoliğin Gezileri: Molivos




Şu ahtapotlardan birazını çantaya atıp Türkiye'ye götürsem mi?
 
 Annem ve babam poz verirken ben masanın diğer tarafında kalamarların ve Mythos biranın tadını çıkarıyorum :)
 Tolis ve babam iki günde kanka oldular

Annem,babam ve rehberimiz Tolis









Elbise/Dress: Spazio, Çanta/Bag: Uterque, Sandaletler/Sandals: Pull&Bear, Gözlük/Sunnies: Tods
 
Midilli'de 2. günden merhaba. Adanın en sevdiğim bölgesi olan Molivos'tayız. Midilli'de yapabileceğiniz en büyük hata, sadece merkez Mytiline'i görüp, adanın diğer bölgelerini keşfetmeden dönmek olur. Molivos'u görmeden dönmek ise bence yasaklanmalı :) Evet merkeze uzak ama kesinlikle yolda 1 saat harcamaya değer. Buraya ulaşmak için ya araba kiralamanız ya da günübirlik turlara katılmanız gerekir. Midilli'de ilk gün, merkezde Inspot kafede oturup Frappe içip (ki Yunanistan da herkes bunu içiyor) Inspot'un sahibi Basilis ile sohbet ediyorduk. Yeri gelmişken Basilis'in ne kadar misafirperver olduğunu ve 2 günde cafenin sanki 10 yıllık müdavimi gibi hissettiğimizi de eklemeliyim. Basilis mutlaka Molivos'u görmemizi söyledi. Çok uzak nasıl gideriz derken bizi arkadaşı Tolis ile tanıştırdı ve Tolis bize iki gün rehberlik ve arkadaşlık yaptı. Eğer yolunuz Midlli'ye düşerse mutlaka Inspot'a uğrayın, Basilis ile tanışıp sohbet edin. Eğer adada yaşayan biri size rehberlik etsin isterseniz Basilis'e Tolis'i sorun.

Yemeklere gelince, kesinlikle deniz ürünü, balık sevenlerin midesi bayram edecek, kolestrolum kaça fırladı Allah bilir 2 gün sadece deniz ürünleriyle beslendim. Adada iplere asılmış güneşte kurutulan ahtapotlar göreceksiniz, ızgarada öyle lezzetli oluyor ki mutlaka deneyin. Kalamar da çok bol ve lezzetli, kızartma da ızgara da denenebilir. Saganaki, Yunanistan'ın en meşhur yemeklerinden, midyelisini tavsiye ederim. Yanına bir de Feta peynirli (Bizim beyaz peynirin ikiz kardeşi) Yunan Salatası söylemeyi unutmayın. Bunların yanında Uzo süper olur, ama öğle yemeğiyse bizim gibi Yunan birası Mythos'u tercih edebilirsiniz. Bu konuyu bir uyarı ile bitiriyorum, porsiyonlar çok ama çok büyük. Bence önce bir iki çeşit söyleyin, yetmezse devam edin. Izgara ahtapot örneğin, kuzu buduna yakın boyutta geldi, bir ahtapotun bacağı bu kadarsa kendisi Tarkan filmindeki dev ahtapottu herhalde. Kalamar söyledik, bildiğinkocaman bir bütün kalamar geldi, bizim balık lokantaları gibi öyle 5 halka değil yani. Sofradan çatlamadan kalkmak mümkün değil ama olsun, üzerine bir Yunan kahvesi içersiniz, hazmedersiniz. (Mehmet Öz gibi beni de Türk kahvesi demedi, Yunan kahvesi dedi diye linç etmezsiniz değil mi? Midilli'de içiyorsam Yunan kahvesi derim, İzmir'de içiyorsam Türk kahvesi, ne fark eder ki? Kahve kimin, baklava kimin, yoğurt kimin diye tartışmaya gerek var mı, sonuçta nesiller boyu birlikte yaşamış iki milletiz, pek çok lezzetimiz ortak ve artık kime ait olduğunun bir önemi yok, ortak kültürümüze ait deyip geçmek en iyisi bence.)

Son olarak, adadan ayrılmadan uzonuzu, sakız likörünüzü, reçelinizi almayı unutmayın. En yakın zamanda Santorini ve Mikanos'tan da yazabilmek ümidiyle :)

Hi from Molyvos. Molyvos is the most beautiful region of Lesbos. Leaving Lesbos before visiting Molyvos should be forbidden :) If you go to LE-esbos, please do not spend all your time in Mytiline, the central region. Yes, it is also beatiful but there are much more to see in Lesbos and do not miss them. On our first day in Lesbos, we went to Inspot Cafe to have a Frappe (Everyone in Greece is drinking it, it is like an addiction) and we met Basilis, the owner of the coffee. He was really friendly and hospitable, if you go to Lesbos, have a coffee in Lesbos and meet him, he has too much to tell about the island. He suggested us to visit Molyvos and his friend Tolis became our guide. We were  lucky to meet these two guys.

If you are a seafood lover, get ready to maximize your cholesterol. I eat only seafood for two days and everything I tried was yummy. Sundried octopus, squid, shrimp, greek salad, saganaki...Ouzo or Mythos beer. Don't forget that portions are giant, I was shocked when I saw the huge octopus leg and a whole big calamary. If you have eaten too much, don't mind, you will be ok after a double Greek Coffee.

Finally, don't forget to buy ouzo, mastica liqeur and jam before leaving Lesbos. Bye bye Lesbos, I hope one day I can see also Santorini and Mykanos :)